24 Eylül 2011 Cumartesi

OKU YORUM: KUĞULU'DA GÜLER TEYZE

OKU YORUM: KUĞULU'DA GÜLER TEYZE: Yolumun üzerindeki Kuğulupark’ a sık sık uğrarım. Bugün uğradığımda Güler Teyze ile tanıştım. Bastonuna dayanarak geldiği Kuğulupark’ ta...

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Askerlik Anılarım 14


ASKERLİK ANILARI 14

YEMEKLERİMİZ

Muhabere Yedeksubay Okulu’ nda yemek yönünden bir sıkıntımız yoktu. Bize ait özel mutfağımız ve sivil aşçımız vardı. Aşçımız işinin ehli olarak nefis yemekler yapardı. Aşçımıza “ALTIN KEPÇE” lakabını uygun bulmuştuk.  Sabahları kahvaltı, öğle ve akşam da en az üç çeşit yemek çıkardı. Ankara’da iyi vasıftaki bir lokantanın yemeklerinden hiçbir farkı olmadığı gibi onlara da on basardı.

Sabah kahvaltısında çayımız en az 1 metre çapındaki yemek kazanlarında yapılır, kupalarımıza kepçe ile doldurulurdu. Atatürk Orman Çiftliği’nin paket tereyağının yarısı bir kişinin istihkakı idi. Yemediğimiz tereyağlarını akşam yatakhanede soba üzerinde kızarttığımız ekmeğe sürerek yerdik. Ekmeğimiz de her gün taze olarak askeri fırından gelirdi. Çok lezzetli bir ekmekti.

En sevdiğimiz yemek kuru fasulye idi. Kuru fasulye yanında mutlaka pilav da olurdu. Kuru fasulye çıktığı günler mutfakta kuru soğan kalmazdı. Soğanları yumruklayarak parçalar yerdik. En sevmediğimiz yemek de ıspanaktı. Nedense ıspanağı iyi yapamazlardı. Suda haşlayıp bol sulu olarak servis edilirdi. Ispanak yemeğine renginden dolayı “ antifriz” derdik. O gün yemekhaneye giden çok az kişi olur, acemi birliği içindeki lokantalara giderdik.

29 Ekim 1967’ de Cumhuriyet Bayramı törenine katılmış, Ankara Hipodromunda resmi geçitte yürümüştük. Bayramdan önce hipodromda iki kez provaya gitmiştik. Prova günleri bize tavuklu özel yemek çıkmıştı. Bizi tembihlemişlerdi; provada karşılaştığımız Tank Okulu Yedeksubay talebelerinden kürdan isterdik. “Bu gün tavuk yedik de, acaba kürdanın var mı?” Tankçılar bizim tavuk yediğimize inanamazlardı. Yedikleri yemeklerden memnun değillerdi.
Tuzla Piyade Yedeksubay Okulunda da bizim kalitemizde yemek çıkmadığını oradaki arkadaşlarımız anlatırdı. Tuzla’ da bir de su sıkıntısı varmış. Susuzluktan gazozla sakal tıraşı olurlarmış.

Muhabere Yedeksubay Okulunda eğitim yaptığımızdan dolayı bizler şanslıydık. Diğer okulların yanında bizim okulumuz adeta bir kolejdi.

Mehmet Hamurkâroğlu

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Askerlik Anılarım 7


ASKERLİK ANILARI 7

ALATURKA / ALAFRANGA

Yedeksubay Okulu’nda Almanya’dan gelen bir arkadaşımız vardı. Bütün eğitimini Almanya’da tamamlamış, evi ve ailesi de Almanya’da idi.
Okula başladığımız ilk 15 gün boyunca arkadaşımız tuvalet ihtiyacını giderememiş. Alaturka tuvalete alışık olmadığından ve okulda da alafranga WC bulunmadığından sıkıntı yaşamış. Okul Komutanlığı binasında bulunan bir adet alafranga WC ‘yi kullanabilmesi için özel izin çıktı ve arkadaşımız da sıkıntıdan kurtuldu.

6 aylık okul dönemi’ nin ilk 3. ayında sömestri tatili veriliyor. Herkes, evine ailesinin yanına gidiyor. Almanya’dan gelen arkadaşımızın Türkiye’de gideceği evi ve yakını olmadığından tatilini okulda kalarak geçirmişti.
Mehmet Hamurkâroğlu

Askerlik Anılarım 13


ASKERLİK ANILARIM 13


TABUR KOMUTANIM

Yedeksubay bölüğünde tabur komutanımız Yrb. Selahattin Gökkartal (rahmetle anıyorum.) yumuşak mizaçlı, güler yüzlü ve babacan tavrıyla her şeyimizle ilgilenirdi.  Bizlere karşı sert bir hareketini hiç görmedim.
Bir gün bölük komutanım beni çağırarak, Tabur Komutanının beni görmek istediğini ve gidip görüşmemi söyledi. Bölük komutanının tavrından bu davetten hiç hoşlanmadığını ve tedirgin olduğunu anladım. “Git gör bakalım neden çağırmış.” Dedi.
Tabur Komutanımızın odasına girdim, esas duruşta selamlayarak “beni emretmişsiniz komutanım” diyerek kendimi takdim ettim. Yumuşak üslubu ile okuldaki yaşantımın nasıl gittiğini, bir sıkıntım olup olmadığını sordu. Bir sıkıntım olmadığını söyledim. Daha sonra “beni tanıyor musun, bir düşün “ dedi. Başka bir gözle komutana bakarak düşünmeye başladım. Siması bana hiç yabancı gelmiyordu. “Bir yerden tanıyorum ama çıkartamadım komutanım” dedim. “İyi düşün, seninle sınıf arkadaşıyız” dediğinde hemen hatırladım. AİTİA 1. ve 2. sınıfta bazı derslere geldiğini, ayağında uzun botları olduğunu, sessizce dersi dinledikten sonra gittiğini, diğer talebelerle de bir diyalogunun olmadığını hatırladım. Tabur komutanım hakikaten benim sınıf arkadaşımdı. Birkaç dersten takıntısı olduğunu ve bunları verirse mezun olacağını anlattı. Benden bazı kitaplar ve notlarımı istedi. Bir sıkıntım olursa mutlaka kendisini görmemi de söyledi. İstediği kitap ve notları getireceğimi söyleyip ayrıldım.
Bölüğe geldiğimde bölük komutanı beni kapıda karşıladı. “Hayrola seni neden çağırmış”
Komutanım dedim “izine ihtiyacım olursa kendisini görmemi söyledi.” Kızarak , “peki sen ne dedin?” 
“İzine ihtiyacım olduğunda bölük komutanımdan rahatlıkla alabiliyorum” dedim.
Verdiğim cevap bölük komutanımın hoşuna gitmişti, gülümseyerek, “Aferin iyi söylemişsin” dedi.
Bu joker avantajımı hiçbir zaman istismar etmedim. Bir kere zaruretten kullandım: Revirden iki gün istirahat verilmişti. İstirahatı okulda, yatakhanede geçirmem gerekiyordu. Eve gitme talebimi bölük komutanım ret etmedi ve 2 gün idareten izin verdi.
Tabur Komutanım daha sonra hep iyi mevkilerde görev yaptı. Generalliğe terfi ettikten sonra Muhabere Okulu Komutanı, KKK. Mu. Daire Başkanlığı, ASELSAN ve diğer ordu vakıflarında yönetim kurulu üyeliklerinde bulundu.
Ankara Cumhuriyet Lisesi 2. dönemi mezunu ve erken askere gitmemden dolayı hiçbir ACL’ li ile karşılaşmadım. Sadece Hüsnü Çubukçu arkadaşımızın kardeşi Ender Mu. Okulu Foto Film Merkezinde er olarak görevliydi. Eğitim alanında bizim fotoğraflarımızı çekmişti. Cumhuriyet Liseli olarak sadece onunla karşılaştığımı hatırlıyorum.
Şimdi askere gidecek ACL’ li kardeşlerim daha şanslılar. Mutlaka  ACL’li bir ağabey ve okul arkadaşına rastlama şansları daha yüksek.
Mehmet Hamurkâroğlu


Askerlik Anılarım 12


ASKERLİK ANILARIM 12

AMİGO DENİZDE

Yaz aylarında sabah sporlarını denizde yapıyoruz. Eratı topluca özel plajımıza götürüp denize giriyoruz. Fazla açılmadan kıyıda yüzüyorlar.

AMİGO da bölüğün peşine takılıp bizimle plaja geliyor ve kumların üzerine yatarak izliyor. Bir kısım arkadaşla YEDEKLER’ e bindik ve AMİGO’ yu da yanımıza aldık. Biraz açılınca AMİGO’ yu denize atlaması için zorladık. AMİGO o güne kadar hiç denize girmemişti. Bizim zorlamamıza çok bozuldu ve bize hırlamaya başladı. Durumdan hiç de hoşnut olmamıştı. Üzerimize doğru hamle yapınca da bu sefer korkudan hepimiz denize atladık. İlk defa bize karşı böyle hırçın davranıyordu. YEDEKLER üzerinde yalnız kalan AMİGO önce ağlamaya başladı. Çaresiz ve yalnız kaldığını anlayınca da istemeyerek denize atladı ve sahile kadar yüzdü.

Bu olaydan sonra AMİGO denizi ve yüzmeyi çok sevmişti. Deniz sporları için gittiğimiz plajda artık o da bizimle beraber yüzüyordu. 

Bir gün eğitim amaçlı NATO alarmı verildi. Tüm teçhizat, malzeme ve araçlarla birliğimizi acilen terk ettik. Toplanma bölgemize intikal ederek bize verilecek görevi bekledik. Bir hafta bekleme devam etti. Amigo da bizimle beraber toplanma bölgesine gelmişti. Ordugâh kuruldu. Gerekli emniyet tedbirleri alındı. Günün 24 saati oradayız. Çadırda yatıyoruz.
Toplanma bölgemiz öyle dağların tepesi ıssız bir yer değil. Önümüz deniz, etrafımız zeytinlik, yakınımız da tatilcilerin villaları var.

Bir akşam arkadaşlarla beraber deniz kıyısında yürüyüşe çıktık. Amigo da peşimize takıldı. Küçük bir köpek de bize katıldı. Biz yürürken iki köpek de koşuşturarak oyun oynuyorlar. Bir noktada yol deniz seviyesinden yüksekte devam ediyor. Yolun altı deniz. Çılgın arkadaşlarımızdan birisi küçük köpeği yakalayıp aşağıya denize fırlattı. Amigo da telaşlandı, koşuşturmaya başladı, bir yolunu bulup kıyıya indi, yüzerek küçük köpeğe ulaşıp onu tekrar kıyıya çıkardı. 
Mehmet Hamurkâroğlu

Askerlik Anılarım 11


ASKERLİK ANILARI 11

MESLEK KURASI

Yedksubay Okulundan mezun olduktan sonra gideceğimiz görev yerlerimizi kura ile belirleyeceğiz.  Bazı mesleklere ve bazı özellikli kişilere de isme özel tayin geliyor.
Kura çekiminden önce gece nöbeti tutarken bölük komutanı ile karşılaştım. Bana, “ Ankara’da kalmayı ister misin?” diye sordu. Ben de olumlu cevap verdim. “Senin için bir iyilik düşüneceğim” dedi.
Kura günü geldi. Büyük bir salonda toplandık. Okul komutanı Tuğgeneral de salonda. Önce isme göre özel tayinler okundu. Bu arkadaşlar kuraya katılmayacaklardı. Daha sonra meslek kuraları çekilişine geçildi. Benim adım ile birlikte bir arkadaşın adı da okundu. Endüstri Mühendisi olarak KKK için kura çekecektik. Ben hemen olayı kavramıştım. Diğer arkadaş şaşkın. Sakın mezun olduğumuz okulun adını söyleme diye tembihlememe rağmen soranlara AİTİA Sanayi İşletmeciliği bölümünden mezun olduğumuzu söyledi. Biz kura çekme mahalli sahneye yaklaşırken salonda büyük bir uğultu yükseldi. Salonda disiplin bozulmuştu.
Okul komutanı: “Nedir bu gürültü, neden söyleniyorsunuz?” diye sert bir çıkış yaptı. “Sen öndeki söylenen, itirazınızın sebebi nedir?
İşaret edilen arkadaşımız: “Komutanım, biz de aynı okuldan mezun olduğumuz halde neden meslek kurasına dahil edilmiyoruz? 
Komutan: “Bu durumda olanlar ellerini kaldırsın.”
20’ ye yakın arkadaşımız ellerini kaldırdı ve komutan bu arkadaşları da sahneye çağırdı.
Bölük komutanına baktım, yüzü kıpkırmızı. Bana iyilik yapmak için yanıma olaydan haberi olmayan bir kişiyi daha dahil etmiş. İtirazlar üzerine okul komutanının önünde zor durumda kalmıştı.
Bölük komutanı itiraz edenlerin şahsi dosyalarını getirtti ve sahnedeki itiraz edenlere tek tek soru yönetti
Sen nereden mezunsun?
Akademi Maliye bölümünden.”
Vasıfların uygun değil, yerine geç.
Sen?
İktisat Fakültesi ve İşletme doktoruyum.
Fabrikada çalıştın mı?
Hayır.
Sen de yerine otur.
Sen?
Akademi Sanayi şubesinden.
İş tecrüben var mı?
Yok.
Sen de otur yerine.
Neticede itirazcıların tamamına bir bahane bulundu. Sadece bana ve diğer arkadaşa soru sorulmadı. Okul komutanı da “Ne olduğunuzu bilmeden itiraz ediyorsunuz.” Diyerek sert bir fırça çekti.
Tekrar sahnede iki arkadaş kalmıştık. Kura çekimi sonunda birimiz Ankara’da kalacaktık. Diğeri de genel kuraya katılacaktı.
Daha kıdemli olduğumdan kurayı ben çekecektim. Torbaya elimi attım. İki tane top var. Birisini elime aldım tam çıkaracakken değiştirip diğerini aldım ve çektim. Top açıldı ve içi boş çıktı. Diğeri dolu olduğundan arkadaş Ankara KKK Endüstri Mühendisi kurasını çekmiş oldu.
Genel kurada da ben Mudanya’yı çektim. Daha çok sevindim.
Mehmet Hamurkâroğlu

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Askerlik Anılarım 10


ASKERLİK ANILARI 10


19 ŞUBAT 1969

O gün sabahtan akşama kadar piyade eğitimi yaptırdım ve gayri nizami harp dersi verdim. Evime geldiğimde çok yorgundum. Yemeğimi hazırlarken birden aklıma geldi. Bu gün benim 24. doğum günümdü. Düşünmeye başladım.
İlkokulda yavrukurttum. Başkurtumuz bize şunu telkin etmişti. “Yavrukurt her gün en az bir kere iyilik yapar.” İyilik yapmak için çevremizde koşuşturur ve yaptığımız iyiliği ertesi gün başkurtumuza anlatırdık. Daha sonraki yaşamımda da iyilik yapma ilkesi benim hayat felsefem olmuştu.
Doğum günüm olan 19 Şubat 1969 tarihinde ben hangi iyilikleri yapmıştım. Düşündüm ve sıraladım:
  • Süngü hücumu ile insan öldürmenin usulünü;
  • Kasatura ile arkadan yanaşıp boğaz kesmeyi;
  • Boğma teli ile insanı boğmayı;
  • Miğfer ile ense kırmayı ben erata öğretmiştim.
Birden dehşete düştüm. Bunları yapan ben miydim? İştahım da kaçtı. Hazırladığım yemek sofrada kaldı. Kendimi tanıyamamıştım ve vicdanımın sesinden kötü puan almıştım.
Hayatta kalmak için neler yapılmasını öğretirken birisi ölecek, diğeri yaşayacak. Böyle yaşama olur mu? İyilikleri, güzellikleri, kardeşliği, insan olmayı paylaşmak varken neden ölüm?
Sevgilerimle,
Mehmet Hamurkâroğlu